2021-2022 Yükseköğretim Akademik Sene Başlangıç Töreni’ne katılan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversiteye gidebilmenin ayrıcalıklı olduğu günlerden, her 10 kişiden 1’inin üniversite mezunu olduğu günlere geldik” dedi. Erdoğan, Boğaziçi’ni de maksat alarak, “Rektörlerinin arabasının üstüne çıkıp tepinen gençlerin olduğu bir Türkiye’yi ben kabullenemiyorum. Bunlar üniversitenin içindeki teröristlerdir” ifadelerini kullandı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saray’daki Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’ne katıldı.
Yüz yüze eğitim konusunda mesajlar veren Erdoğan, “Salgın tehdidine aleyhinde gereken tedbirleri alarak üniversitelerde de yüz yüze eğitimin sürmesinde kararlıyız” diyerek, sınıfların karantinaya alınabileceğini ama okulların ‘elbette katılmayacağını’ söyledi.
Erdoğan, AKP iktidarını methetmek için, “Üniversiteye gidebilmenin ayrıcalıklı olduğu günlerden, her 10 kişiden 1’inin üniversite mezunu olduğu günlere geldik” ifadelerini kullandı ama üniversiteli işsizlerden söz etmedi.
“Eğitim yeniden yapılanma arasındaki dinç ilişkiye inandık ve bu kuvvetli ilişkiyi kurduk” diyen Erdoğan, “Doktoralı insan kaynağımız hedeflerimizin fazla arkasında” değerlendirmesinde bulundu.
Boğaziçili öğrencileri amaç alan Erdoğan, “Rektörlerinin arabasının üzerine çıkıp tepinen gençlerin olduğu bir Türkiye’yi ben kabullenemiyorum” dedi ve “Bunlar üniversitenin içindeki teröristlerdir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın sözlerinden satır başları şöyle:
“71 BİN OKULUN TAMAMI AÇIK”
“2020 yılı mart ayından beri koronavirüs salgını nedeniyle eğitim-öğretim hizmetlerinde de büyük zorluklar yaşadık. Uzak eğitimin devam ettirilmesi önemlidir, ama yüz yüze eğitim öğretim tecrübesinin yerini tutmayacağı açıktır. Eylül ayının başından itibaren okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki okulları açtık. 71 bin okulumuzun tamamı açık, 2 okulumuzda karantina uygulamasına gidildi. Vaka durumuna tarafından bazı sınıflar karantinaya alınabilir lakin il çapında kapanma düşünmüyoruz.
Türkiye’de yükseköğretim toplumun sadece minik bir kesiminin erişebildiği, imtiyazlı bir hizmet olmuştur. kurdukları kast sistemiyle milletin evlatlarının dışlanması yürekleri sızlatıyordu. Akademik personel sayımız 70 binden 180 binin üstüne çıktı. Üniversite öğrenci sayımız da 1,6 milyondan 8,4 milyona yükseldi. Gençlerimizin yüzde 44’ü yükseköğrenime ulaşabiliyor.”
“YENİ KURULAN ÜNİVERSİTELER İÇİN HAKSIZ ELEŞTİRİLER YAPILIYOR”
“Yeni kurulan üniversiteler için ara sıra hileli eleştiriler yapıldığını görüyorum. Bu üniversiteler de güçlenmekte ve kurumsallaşmaktadır. Yeni üniversitelerden bazıları akademik yayınlama, berat gibi çalışmalarda sergiledikleri başarıları yakından peşine düşüp takip ediyoruz. Eğitim ile yeniden yapılanma arasındaki kuvvetli ilişkiye inandık ve kurduk.
Türkiye’de yükseköğretim kurumlarının gelişimine aleyhinde çıkanların dayanıklılık edemedikleri, evlatlarımızın ülkemize hizmet verme potansiyellerinin harekete geçmiş olmasıdır. Gençlerimizin kendilerine fırsat verdiklerinde ne büyük başarılar elde ettiklerini görüyoruz. Bütün şehirlerimizin, gençlerimizin kendileri ve ülkeleri yapacakları çalışmalara, girişimlere destek olmayı sürdüreceğiz.
Yükseköğretim sisteminde yapısal şartların değişmesi getiren manâlı adımlar attık. Bunlardan biri de yükseköğretim kalite kurulunun hizmete geçmesidir. Bu kurul dünyadaki benzer yapılarla da benzer işbirlikleri geliştirmiştir. Kalite güvencesi kültürü oluşumuna katkı sağladığına inanıyorum. YÖK-Doktora programı da başarılı olmuştur ama doktoralı öğretim üyesi sayısında geri olduğumuzu görüyoruz. Doktora sayısını yükseltmemiz gerekiyor.”
“TABAN PUANLARI DÜŞÜREREREK ÜNİVERSİTELİ YAPTIK”
“Üniversitelerimizde hayata geçirmeye başladığımız Genç-Büro projesiyle gençlerimizin beşeri becerilerini geliştirmeyi umuyoruz. Bu yıl taban puanları düşürerek daha pozitif sayıda gencimizin üniversite programlarına yerleşmelerini sağladık. Ek atama fırsatı da sağladık.
Emekli öğretim üyelerinin sözleşmeli olarak görevlerine devam edebilmelerini sağladık. Üniversite-sanayi işbirliği konusunda dükkan eğitimini özendirme ettik. Kariyer merkezlerinde kayda değer uygulamalar başlattık.
Üniversite sınavları arz-istek uyumsuzluğuna aleyhinde adil bir çözüm yolu olarak kullanılmaktadır. Türkiye yükseköğretimde kapasite sorunu olmayan bir ülke haline gelmiştir. Üniversite sınavına gerek bırakmayacak bir sistem kurmalıyız. Üniversite kampuslarını hayatın içinde yerler haline dönüştürmeliyiz.
Artık taklit ve takip edici olmaktan çıkıp belirleyici ve yönlendirici olmamız gereken döneme girdik. Üniversitelerimiz reformcu çalışmaların öncüsü olmaya hizmet edecektir.”
“REKTÖRÜN ARABASININ ÜZERINDE TEPİNEN ÖĞRENCİLER…”
“Rektörünün arabasının üstünde tepinen öğrencilerin olduğu bir Türkiye’yi kabullenemiyorum. Bize böyle öğrenci gerekmez. Üniversiteye girmenin ayır bir tasa, bitirmenin ayrı bir sıkıntının olduğu dönemden bugüne varmak tarihi bir başarı hikayesidir. Rektörünüz aracın içinde, siz önünü kesiyor, üzerinde tepiniyorsunuz. Bunlar üniversite içine sızmış teröristlerdir. Biz öğrenciye en büyük saygıyı duyan iktidarız.
Göreve geldiğimizde bahşedilen burs 45 liracıktı. Şimdi 650 liraya çıktı. Nereden nereye… Geçtiğimiz yıl salgın sebebiyle yurtlar kapalı olduğu için hem yeni tescil yaptıranlar, hem geçen yıl uygulama yapanlar oldu. Üstesinden gelemeyeceğimiz sorunla karşısında karşıya değiliz. Az Daha tamamının talebini karşıladık.”
“110 BİNİN ÜZERİNDE YENİ YATAĞI ÖĞRENCİLERİMİZİN HİZMETİNE SUNACAĞIZ”
“110 binin üzerinde yeni yatağı öğrencilerimizin hizmetine sunacağız. Yurt sorununu ayrıntılarıyla çözmüş olacağız. Aylık 570 lira da gıda yardımı yapıyoruz. Bu yardımdan yurtlarımızda kalan tüm öğrencilerimiz yararlanıyor. Hatta bir takım şehirlerimizde ‘Komşum’ projesiyle yurtlarda büyüyen yemekler gereksinim sahibi ailelere dağıtılmaktadır. Hiçbir evladımızın somut imkansızlık sebebiyle eğitiminden geri kalmasına izin vermiyoruz. Geçmişte üniversiteler ‘harç’ diye bir sorun var. Harçları protesto için eylemler yapılırdı. sonuç olarak bugün bundan böyle ülkemizde gençlerimizin önünde hiçbir mani kalmamıştır. Yeter ama gençlerimiz bu yolda yürüsün. Öteki tüm sıkıntıları çözmek, talepleri karşılamak bizim işimizdir, biz bunları çözeriz.”